Kategori: Çocuk Gelişimi

Yeteneklerinizi Keşfedin

Yeteneklerinizi Keşfedin
Yetenekler keşfedilmediğinde önemsiz bir duruma dönüşmektedir.Özellikle çocukluk döneminde keşfedilip üzerine gidildiğinde daha önemli bir hal alan yetenekler er yada geç ortaya çıkmaktadır.Önemli olan erkenden bunu fark edip üzerine gidip daha başarılı olmaktadır. Özellikle çocuklarınızda bir yetenek gördüğünüzde bu alanda ilerlemesi için destek de bulunun.Önceki yazımızda daha iyi bir hafızaya sahip olabilmek için 10 yol önermiştik, bu yazımızda da yetenekler ve dikkat edildiğinde yeteneklerin ne gibi sonuçlar getirebileceğinden bahsedeceğiz.

GERİYE ATILMIŞ CEVHERLER
Yetenek; bir duruma uyma konusunda organizmada bulunan,doğuştan gelen güç veya kapasitedir. Bu aslında yalnızca insanlara özgü bir olgu değildir. Biz insanlar aklımız sayesinde çoğunlukla birçok şeyin farkına varabilme özelliğine sahibiz. Ama baktığımız zaman yeteneklerimiz konusunda bu özelliğimizi pek fazla kullandığımız söylenemez.

Her insanda herhangi bir konuda bir yetenek olduğu su götürmez bir gerçektir. Ancak bunları keşfetmek konusunda hep dışarıdan bir destek bekleriz. Kendi kendimize asla, ya ben bu konuda çok yetenekliyim aslında, dediğimiz an yoktur. Başkaları söylemeleri veya başkaları farkına vardırmalı biz bu konuda. Doğrusu bu değil. Hadi siz de dönün kendinize bir bakın ve kendinizi tanıyın. Utanmayın, sıkılmayın ya da boşvermeyin! Siz de yeteneklerinizi keşfedin!

Evet doğrudur; işlerimiz, ailemiz, hayatın akıp giden hızı bizi monoton bir yaşama doğru itmektedir. Bakmak zorunda olduğumuz insanlar, üstlenmek zorunda olduğumuz sorumluluklar var. Ve bunların hepsini birden düşününce insan ister istemez robot gibi hayatın akışına ayak uydurmak zorunda kalıyor. Düşünmeden, hissetmeden ve en kötüsü bazen keyif almadan… Ancak bunların yanında sizi siz yapan, başka insanlardan ayıran, farkınızı ortaya koyan yetenekleriniz biz köşede sizi bekliyorlar. Gelip onları bulmanızı bekliyorlar. Onlar sizin için geriye atılmış birer cevherdir. Hadi siz de artık farkınızı, güzelliklerinizi, yapabileceğiniz şeyleri ortaya koyun. Artık durmayın, sizler de tanışın onlarla. Yeteneklerinizi keşfedin!

Özellikle çocuklarınızın yeteneklerini keşfedin ve onlar ile ilgilenmekten vazgeçmeyin. Unutmayın ileri de iyi bir birey olmada ve topluma faydalı birer insan olmaları için başarılı olacakları alanlara yönelmeleri ve bunu da yetenekleri doğrultusunda yapmaları gerekmektedir.

Daha İyi Bir Hafızaya Sahip Olabilmek İçin 10 Yol

Daha İyi Bir Hafızaya Sahip Olabilmek İçin 10 Yol
Unutkanlık son yıllarda artan ve bir çok insanın en büyük sorunlarından bir tanesidir. özellikle yaş ilerledikçe görülen bir durum olduğundan genç yaştaki insanlarda rastlandığında dikkat edilmesi gereken bir durumdur. Daha iyi bir hafızaya sahip olabilmek için daha küçük yaşlardan dikkat edilmesi ve bazı uygulamalar ile daha iyi bir hafıza sağlanabilir.Özellikle çocukken yapılırsa ileride daha kalıcı bir hal alabilmektedir. Sizler için bu yazımızda 10 maddede nasıl daha iyi bir hafızaya sahip olabilirsiniz ve unutkanlığınızı nasıl yenersiniz hep birlikte göz atalım.

1. Evinizdeki küçük nesneleri örneğin anahtarlık vb. yerini hatırlamakta zorlandığınız eşyalarınız için kullanmadıģınız zamanlarda koyabileceğiniz yeri belirleyin. Bu şekilde ilk bakacağınız yer orası olduğundan kolaylıkla bulabileceksiniz.
2. Sık sık not almaya gayret gösterin. Bunu alışkanlık haline getirerek hatırlamakta zorlandığınız telefon numaraları veya o gün yapacağınız işleri ,alacağınız herhangi bir şeyi not alarak göz önünde bulundurabilirsiniz.
3. Ev içerisinde veya hatırlamada zorlanacağınız durumlarda yüksek ses ile kendi kendinize telaffuz edin. Mesela ‘ocağı kapattım’ gibi. Bu daha sonra hatırlamanıza yardımcı olacak bir yöntemdir.
4. Not almaktan zevk almıyorsanız günümüz teknolojisinden faydalanın. Mesela cep telefonunuzun hatırlatıcılarını, kol saati alarmınızı veya ses kaydedicilerini kullanabilirsiniz.Bu şekilde alışkanlık haline getirmiş ve önemli olan şeyleri unutmamış olursunuz.
5. Hafızanızın görsel mekanizmasını kullanarak daha kolay hatırlamanıza destek olabilirsiniz. Mesela bir yerin adını hafızanızda görselleştirerek kalıcı bir bilgi olmasını sağlayabilirsiniz.
6. Hatırlatıcıları gruplar halinde hazırlayarak kullanmak yararlı olacaktır. Aynı zamanda listeleri isimleri vs. kısaltma yaparak ezberleyebilirsiniz.
7. Yine başka bir hatırlama tekniği akrostiştir.
8. Kendinizi rahatlatın ve konsantre olmaya çalışın. Çünkü hatırlamakta zorlanacağınız durumlarda konuya konsantre olup aklınızı başka şey ile meşgul etmeyin bu size daha sonra hatırlama konusunda yardımcı olacaktır.
9. Uyku esnasında bilgiler pekiştiğinden dolayı muhakkak uykunuzu alın. Uykusuz kalmamaya özen gösterin.Düzenli bir uykunuz olsun ve geç saatlere kadar oturmayın.
10. Yinede hafıza sorunu yaşıyorsanız depresyon, işitme, tiroid,vitamin eksiklikleri veya stres sebebiyet vermiş olabilir. Bu gibi durumlarda mutlaka doktora danışmanızda yarar vardır.

Cezacı ve Yumuşak Yaklaşım

Cezacı ve Yumuşak Yaklaşım 

Çocuklarınıza bir şeyleri öğretmek ve doğru olanın ne olduğunu göstermek için bir çok yöntem deniyorsunuz. Bunların en başında da cezacı yaptırımlar oluyor. Bak bunu yapmazsan bu olur, onu getirmezsen sana şunu yaparım, akşam baban geldiğinde görürsün sen gibi yaklaşımlar bunlara örnektir.
Ebeveynlerin inancı şu şekilde

  • Çocuklar acı çekmeden öğrenemezler.
  • Çocuklar yöntemlerinizden korkmazlar sa kurallara saygı göstermezler.
  • Çocuklarımı kontrol etmek benim görevim.
  • Çocuklarımın sorunlarını çözmek benim görevim.

Güç ve Kontrol:  Ebeveynde

Sorun Çözme: 

  • Zorla sorun çözme
  • Düşmanca tutum
  • Kazanana-kaybeden (Öğreten kazanır.)
  • Bütün sorunları ebeveyn çözer ve kararları onlar alır.
  • Süreci ebeveyn yönetir ve kontrol eder

Çocuğun Öğrendiği: Problem çözme süreci ebeveynin kontrolündedir.

İletişimde ve problem çözmede kırıcı yöntemler

Çocukların Tepkisi:   Öfke, inatçılık, İntikam, isyan, Geri çekilme, korku, bastırılma

Ben çocukken ailelerin çoğu böyle yapardı, çocuklar da bundan ders alırlardı” Ceza ile büyütülmüş pek çok çocuk gibi o da çocukların, öğrenebilmeleri için acı dolu sonuçlara katlanmaları gerektiği­ni düşünüyor; aynı şeyi çoğu kişi kendi oğluna da yapıyordu.

Yumuşak Yaklaşım (Sınırsız Özgürlük)

Bunun tam aksine cezacı yaklaşımdan sa Yumuşak yaklaşım, cezacı yaklaşımın katı ve otokrat do­ğasına bir tepki olarak, 1960 ve 1970’lerde belirgin biçimde ortaya çıktı. Ebeveynlerin çoğu özgürlük, eşitlik ve karşılıklı saygı prensiplerine dayanan yeni ve daha demokratik bir çocuk yetiştirme yöntemi arıyordu.

Bu prensipleri uygulamak, göründüğü kadar kolay değildi. Cezacı modele göre büyümüş olan bizler için bu bilinmeyen bir alandı. Nasıl yapılacaktı? Kurallarımızı ve beklentilerimizi gevşeterek ve çocuklarımıza daha çok özgürlük ve kontrol ve­rerek olacak mıydı? Pek çok ebeveyn bunu denedi ama dene­meler başarısız oldu çünkü çok önemli bir husus unutulmuştu: Kesin sınırlar.

Sınırları olmayan özgürlük, demokrasi değil; anarşidir. Anarşi ile eğitilen çocuklar kurallara ya da otoriteye saygı duy­mayı ve özgürlüklerini sorumluluk içinde yaşamayı öğrene­mezler. Önceliği hep kendilerine verirler. Kendi güçlerini ve kontrollerini abartırlar. Bu yüzden çocuklarınızı daha iyi anlamaya çalışın ve kesin yargılardan kaçının. Olmazsa olmazlarınız olabilir ama söz konusu çocuklarınızsa bunlardan da taviz vermelisiniz…

Çocuklar Neden Sınırlara İhtiyaç Duyarlar?

Çocuklar Neden Sınırlara İhtiyaç Duyarlar?

Yeni bir şehre taşındığınızı varsayın. Kimseyi tanımazsınız ama yeni arkadaşlar edinmek, mahallenize alışmak için can atarsınız. Komşularınızı evinize davet eder, onlara gidersiniz ama her seferinde size tuhaf tuhaf bakarlar. Bu davranışınızdan rahatsız olmuş gibi gözükürler.

Kendi kendinize, Ne yaptım ki ben? diye düşünürsünüz. Kafanız karışmıştır. Hep yaptığınız şeyleri yapmaktasınız ama tasvip edilmemekte ve reddedilmektesiniz. Ne yapacağınızı bilemez bir hale gelir ve tedirgin olmaya başlarsınız, Nasıl Tavır almanız gerektiğini, sizden ne beklendiğini bilemezsiniz

Kâbus gibi, değil mi? Sınırların etkili bir şekilde belirlenmediği evlerde büyüyen çocuklar da tıpkı buna benzer şeyler yaşarlar. Dış dünyaya açıldıklarında çatışmalar, reddedilme olumsuz tepkilerle karşılaşırlar. Dünyalarını başarılı bir şekilde idare etmek ve yaşamak için ihtiyaç duydukları net mesajları alırlarsa bu karmaşık durumları engelleyebilirler.

Çocuklar, bizim kurallarımız ve beklentilerimiz konu: net ve açık mesajlar almalıdır ki doğru davranışlar sergilemeyi öğrenebilsinler. Bunu başarmaları bize bağlıdır.

Sınır koyarak öğretme konusunda çocukların bize bel bağlamaları ile ilgili bazı önemli derslere bakalım.

Sınırlar, Çocukların Araştırma Yapmasını Sağlar

Çocukların araştırmacı oldukları hiç aklınıza geldi mi? hepsi de birer araştırmacıdır ve bu iş için gerekli her şeylı vardır. Küçük yaşlardan itibaren denemeler yapar, keşiflerde bulunur, çevrelerinde olup bitenler ve bunların nasıl ol hakkında bilgi toplarlar. Cin gibidirler, sürekli gözlem yapar gözledikleri şeyi taklit eder, neden-sonuç ilişkisi kurup akıllarında tutarlar. Topladıkları bilgilere dayanarak da kurallar hakkında birtakım inançlar geliştirirler.

Çocukların yaptıkları araştırmalar bir keşif süreci o nitelenebilir ancak topladıkları bilgiler ve vardıkları sonuçlar ebeveynlerin beklediklerinden farklı çıkabilir. Peki neden? Çünkü çocukların araştırmaları onlara söylenenlerle değil yaşadıklarıyla şekillenir.

Sınırlar, Onaylanan Davranışların Yolunu Belirler

Yol işaretleri olmayan ya da çok az olan bir yolda gittiniz mi hiç? İnsanın kafası çok karışır. Ne yöne gideceğinizi bilemezsiniz. Yol gösteren işaretler olmazsa yanlış yola sapabilir,kaybolabilirsiniz. Onaylanan davranışların yolunu öğrenmeye çalışan çocuklar da aynen böyle hisseder, sınırlar açıkça belirlenmiş ve tutarlı olduğu sürece çocukların bu yolu anlaması ve bu yolda ilerlemesi daha kolaydır.Belirsiz ve tutarsız sınırlar söz konusu olursa çocuklar yoldan çıkıp kaybolabilirler.

 

 

 

 

Çalışan Annelerin Çocuklarıyla İletişimi Nasıl Olmalı?

Çalışan Annelerin Çocuklarıyla İletişimi Nasıl Olmalı?

“Çocuk da yaparım kariyer de yaparım.” Diyen iddialı annelerin elbette ki zor dönemler bekliyor olacaktır. Çünkü çalışıyorsunuz ve işten eve geldiniz haliyle yorgunsunuz fakat ilgilenmeniz gereken bir yavrunuz olduğunu görüp o anda yıkılıp üzülebilir bir zaman sonra bu durum ağır gelebilir. Tabi bu durumda hem çalışıp hem de sağlıklı bir çocuk yetiştirmenin yollarını bilmek gerekmektedir. Hassas olan bu konuda çocuğunuza karşı davranış ve sorumluluklarınızda önem arz eden birkaç konuya açıklık getirelim annelerin içini rahatlatalım.

Suçluluk duygusu ile çocuğunuza doğal olmayan ilgi gösterilerinde bulunmayın!

Şu an yaşadığımız toplumun geneline bakacak olursak hem çalışan bayan sayısı fazla olurken aynı zamanda buna eş değer olarak hem anne olup hem de çalışan bayan sayısı da fazladır. Gün içerisinde hem beyin hem de vücut yorulduğundan bir zaman sonra artık çocuğunuz ile yeterince ilgilenememe ve vakit geçirememe kaygısı da eklenerek ve bu durum yorgunluğunuza da bir yenisini ekleyerek çocuğunuz ile aranız da büyük bir iletişim sorununa dönüşebilir.

Bu duygu karmaşasında çalışan anne suçluluk duygusuna kapılıp kendini daha iyi hissedebilmek amacı ile çocuğuna gereksiz hediyeler alıp doğal olmayan bir ilgi gösterisinde bulunabilir. Fakat bu durum çocuk üzerinde yanlış etki yaratarak onu bir şeylerin yolunda olmadığına dair düşüncelere itebilir. Bu durum eksiklik ve telafi duygusuyla yaklaşılan çocuk üzerinde yanlış izlenim bırakarak çocuğun kızgınlıkla problemli davranış sergilemesine yol açabilir. Halbuki çocuk kadar ebeveynin de iyi zaman geçirmeye, ilişkilerinden keyif almaya ihtiyacı olduğunun unutulmaması gerekir.

Sorumluluklarınızı görev olarak algılamayın!

Sorumluluklarınızı görev olarak algılamamalısınız. Bilhassa da çocuk istiyor diye bir şeylerin zorunluymuşçasına yapılması bu duygunun çocuğa geçmesine sebep olabilir. Çünkü çocukların en temel ihtiyacı anne baba sevgisi ve ilgisidir ve bunun mutlaka doğal ve olağan bir şekilde verilmesi gerekmektedir.  Bu anne çocuk ilişkisinin temelini oluşturur ve pekiştirir.

Çocuğunuzun sadece dersleri ile ilgilenmeyin!

Çalışan anne bir taraftan yemeği hazırlarken diğer taraftan çocuğunun hatırını da sorabilir. Tabi burada “nasıl ” sorduğunuz önemlidir. Çocuk ile konuşurken diyaloğu aceleye getirmek, tüm gün okulda yaptıklarının raporunu almak doğru bir ilişki şekli değildir. Çocuğa kendi durumunu da anlatmak, iş yerindeki yaşantılarını paylaşmak, karşılıklı etkileşim halini oluşturabilmek önemlidir.

Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Davranış Özellikleri

Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Davranış Özellikleri

Çocukların gelişme dönemlerinde bazı davranış bozuklukları oluşabiliyor. Mesela öğrenme güçlüğüne sahip olan çocuklarda yaşanılan problemin adı disleksilidir. Bu durum sizi korkutmamalıdır ayrıca bu demek değil ki her çocuk aynı özellikleri taşıyacaktır. Öğrenme güçlüğü çeken çocuklarda ki farklılık ve özelliklere maddeler üzerinden bir bakalım.

  1. Zekâsı normal veya normalin üstünde bir seviyededir.
  2. Kıpır kıpır haldedirler ve yerinde duramaz yâda tam tersine çok yavaş hareket ederler.
  3. Dikkat süreleri genelde kısadır.
  4. Dağınıktırlar ve zamanlarını iyi kullanamazlar.
  5. El göz koordinasyon güçlükleri vardır.
  6. Sağ-sol ve yön ayırt etmede güçlük yaşarlar.
  7. Top oynama, ip atlama gibi adaptasyon gerektiren oyunlar zor gelir.
  8. Oldukça sakardırlar.
  9. Algılama güçlüğü çekerler.
  10. Okumaları yavaş ve bilemeyip anlayamadıkları kelimeleri okurlarken duraksarlar hatta kimi zaman okuyamazlar.
  11. P,b,d gibi yâda h,y,s,z gibi harfleri genel itibari ile karıştırırlar.
  12. Bazı harfleri unutur bazı harfleri ise fazladan ekleyebilirler.
  13. Kurulan cümleleri okurken kelimeleri kısaltarak okurlar.
  14. Kelimeleri uzatarak okuyabilir konuşabilirler.
  15. Tahmin ederek okumaya yönelebilirler.
  16. Yüksek sesle okurken anlamı ifade edecek ritm, tını ve ton bozuktur, yanlış yerlerde yanlış ton vurgulaması yaparlar.
  17. Dikkat eksikliği sebebi ile okurken satırı takip edemez karıştırırlar.
  18. Okudukları herhangi bir öykünün anlamını çıkaramaz veya anlamlandıramazlar.
  19. Çarpım tablosunu öğreneme de güçlük çekerler. Aynı zamanda sayı, sembol güçlükleri, yazı bozuklukları ve hayali yazımı sıklıkla görülür.
  20. İçinden okuma yaparlarken sessizce okuyamaz ve dudak hareketlerinin beraberinde bazı sesleri çıkararak eşlik ederler.
  21. Ani duygu değişiklikleri yaşayabilirler. Yani hani derler ya saati saatine uymaz tam da öyledirler.
  22. Beden imajları zayıftır ve benlik saygısı düşüktür.

Sizinde çocuklarınızda öğrenmek bozukluluğu varsa bu gibi durumlar ile karşılaşabilirsiniz.Peki ama öğrenme güçlülüğünün temelinde ne yatar birde bu konuya göz atalım. Öğrenme güçlülüğü çocuklarda görüldüğü gibi yetişkinlerde de görülmektedir. Bu tür çocukları tespit edip dikkat etmek ailelerin ve öğretmenlerin önceliği olmalıdır.Öğrenme bozuklukları genelde okuma bozukluluğundan meydana gelmektedir. Bilinen sebepleri arasında genetik etmenler olduğu kadar çevresel etmenlerin de rolü bulunmaktadır. Doğum öncesi yetersiz beslenme, ilaç kullanımı, doğum sırasında yaşanan zorluklar ve doğumdan sonra oksijensiz kalma gibi durumlar öğrenme güçlüğüne neden olabilir.

Öğrenme Güçlüğü Olan Çocukların Davranış Özellikleri, öğrenme güçlülüğü, öğrenme güçlülüğü sebebi,

Çocuklarımızın Beslenme Alışkanlıkları ve Atıştırmalıklar

Çocuklarımızın Beslenme Alışkanlıkları ve Atıştırmalıklar
Beslenme çocuklarınız için özellikle küçük yaşlarda dikkat edilmesi gereken kişisel gelişimlerinde de etkili olan beslenme önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır.Özellikle anneler bu konuda çok hassastır ve yapılan bir çok araştırmaya göre anneler ile çocukları arasında özellikle 6-13 yaş gruplarında beslenme konularında bir anlaşmazlık söz konusudur.

Annelerde daha çok çocukların ne yediğinden ziyade onları yemeye zorlama ve isteksiz olmalarından dolayı yemek yemeleri için kırk takla atma durumu söz konusudur.

Peki bu sorun inatlaşmadan zevkli bir yeme alışkanlığına dönüştürülebilir mi? Tabi ki evet bunun için yapılması gerekenleri uzmanların dilinden sizlere aktarıyoruz. Çocuklarınızın Beslenme Alışkanlıkları için yapılması gerekenler ve dikkat etmeniz gerekenler…

1- İlk dikkat etmeniz gereken çocuğunuza karşı sergilediğiniz tavır olmalı ona karşı her zaman nazik ve yumuşak olmalısınız. Çocuğunuz ile kavga ederek bir şeyleri yapmasını sağlamanız onda ters tepecek ve oda size bu şekilde karşılık verecektir.Bu şekilde yaklaşmak yerine onu tatlı dille ikna etmeyi deneyin.

2- Çocuklarınıza tercihler sunun onun sevmediği şeyler yerine sevdiği ve istediği şeyleri sunarsanız daha başarılı olursunuz. Örneğin sütten nefret eden bir çocuğa ısrarla süt ve süt ürünleri sunarsanız ağlamasına ve iyice nefret etmesine sebep olursunuz. Bunun yerine sevdiği şeylerden seçenekler sunun ve mutlu olmasını ve düzenli beslenmesini sağlayın.

3- En çok düşülen hatalardan bir tanesi de çocuklarınız yemek yemedikleri zaman onlara bunu yemesini ve yerse ödül olarak çikolata ve buna benzer çocuklar için zararlı olacak atıştırmalıkları önermeniz doğru bir yaklaşım olmayacaktır.

4- En başarılı uygulamalardan bir tanesi de yemek yerken çocuklarınızın eğlenmesini sağlamak olacaktır. Yemek yerken zevk alan ve eğlenen bir çocuk yemek yemeyi eziyet olarak görmeyecek ve bu zamanın gelmesi için sabırsızlanacaktır. Sevmediği besinleri ona süslemeli bir şekilde sunarsanız örneğin eğlenceli bir meyve tabağı hazırlamanız sağlıklı besinleri tüketmesini teşvik edecektir.

5- Çocuğunuzun acıkmasını sağlayın. Acıktığında çocuk çok fazla tercih yapmayacaktır ve bu sayede yemek seçme gibi bir alışkanlık edinmeyecektir. Açıkması sizi mutsuz edecektir belki ama yemek yeme alışkanlığını bu şekilde kolayca kazanacaktır.

 

Çocuklarınızın Arkadaşlarını iyi Tanıyın

Çocuklarınızın Arkadaşlarını iyi Tanıyın

Çocuklarınızın kişisel gelişimi ve güvende olduğunu bilmek için yapmanız gerekenleri uzmanlar yaptıkları araştırmalar doğrultusunda açıkladı. Bunlardan en önemlisi çocuklarınızın arkadaşları ile olan ilişkileri ve arkadaş ortamlarının sağlığı. Çocuklarınızın arkadaşlarını iyi tanımanız gerektiğinden arkadaşları ile iyi bir iletişim kurmak için onları tanımalı ve sohbet etmelisiniz.

Böyle yaptığınızda hem çocuğunuzun arkadaşları ile vakit geçirdiğinde daha samimi bir ortam sunmuş olacaksınız hem de kimler ile arkadaşlık kurduğunu yakından görebileceksiniz. Sağlıklı ilişkiler kurabilmesi ve sizin de düşüncelerinize saygı göstermesi için ilk işiniz bu olmalı…

Tabi bu onun hayatına doğrudan müdahale etmenizi gerektirmiyor. Sadece çocuğunuzu doğru şekilde yönlendirerek daha iyi ve sağlıklı ortamlar kurmasını sağlayabilirsiniz. Çocuklarınızın size bağımlı yetişmemesi için arkadaş ortamının önemi fazladır.

Davetkar bir eviniz olsun
Evinizi dışarıya kapalı bir şekilde dizayn etmeyin. Ve çocuklarınız eve misafir çağırdığında onlara samimi hoş bir karşılama ve sunumlar ile bir daha size gelmek için can atmasını sağlamalısınız. Bunun için öncelikle çocuklarınız için tasarladığınız çocuk odasının da etkisi büyük olacaktır. Çocuklarınızın arkadaşları ile daha hoş vakit geçirebilmesi için odasına oyun alanları oluşturabilirsiniz.

Arkadaşlarının isimlerini bilin
Çocuğunuzun tek tek kimler ile arkadaşlık kurduğunu bu çocukların nerede oturduğunu ve isimlerini tek tek öğrenin aileleri hakkında çocuğunuzdan bilgi edinin.Hatta çocuğunuzun arkadaşlarını bir liste haline getirip aile telefonlarını da not alabilirsiniz.

Gözlemleyin
Arkadaşları ile birlikte iken çocuğunuzun davranışlarını ve arkadaşları ile olan ilişkilerini gözlemleyin. Çocuğunuza yanlış bir davranış sergileyebilecek bir arkadaşı varsa onu uyarın.

Arkadaşlarının aileleri ile tanışın
Çocuğunuzun en samimi olduğu arkadaşlarının aileleri ile tanışmanız çocuğunuzu hem mutlu edecek hemde çocuğunuzda arkadaşının evine gittiğin de nasıl bir aile içine gireceğinden emin olmuş olursunuz ve gözünüz arkada kalmaz.

Etkinliklere katılın
Çocuğunuzun okulda yapılan etkinliklere davet edildiğinde kaçırmamaya özen gösterin. Çocuklarınızı okulda yalnız bırakmamanız bu sayede de okul ortamında ki arkadaşları ile tanışma fırsatı yakalamanıza neden olabilir.

Aile aktivitelerine davet edin

Çocuklar ergenlik döneminde özellikle aileleri ile değilde arkadaşları ile vakit geçirmeyi tercih ederler. Aile aktiviteleri düzenleyerek çocuklarınızın arkadaşlarını tanıma fırsatını bulabilirsiniz.

Çocuğunuzu Kendinize Bağımlı Yetiştirmeyin

Çocuğunuzu Kendinize Bağımlı Yetiştirmeyin
Anne ve çocuklar arasında olan bağımlı ve bağlı ilişki sıklıkla karıştırılır. Ancak bağımlı ilişki ile bağımsız ilişkinin arasındaki fark basit bir şekilde birinin sağlıklı ilişki diğerinin sağlıksız ilişki olmasıdır. Bağımlı ilişki için anne ile bebeğin arasındaki göbek bağının ruhsal olarak da kopmaması diyebiliriz. Yani kendinizi gövdenizden, boynunuzdan,el ve ayaklarınızdan annenize bağlanmış olarak düşünün. Yani çocuk küçükken anneye her yerinden ipler ile bağlıdır. Sağlıklı bir ilişkide çocuk büyüdükçe annede iplerini biraz biraz gevşetmeye başlar.

Annenin bu ipleri tek tek bırakması sonucunda çocuk bilinçli bir birey olarak kararlarını sağlıklı bir şekilde vermeye başlar. Eğer ipler zamanında bırakılmazsa yetişkin kişi duygusal dünyasında annesinden bağımsız yaşayamaz. Bu yetişkinin kişisel özelliklerine yansır. Mesela kişinin duygusal hareket kabiliyetini kısıtlayarak bağımsızlaşmasına engel olur.

Sağlıklı bir şekilde gelişiminin tamamlanması için anne tarafından mutlaka teşvik edilmelidir. Çocuğunuz ile doğru iletişim kurarak buna başlayabilirsiniz. Örneğin kendi başına yemek yemesi, kendi kendine yürümeye çalışması dışarıya çıkmasına izin verilmesi gibi. Anne bunların tam tersine dominant bir yapıya sahip ise çocuğun kendi seçimlerini yaparak kararlar almasını engeller ise bu çocuğun gelişip özgürleşmesini engelleyecektir. Çünkü anneye bağımlı çocuklarda öz güven sorunu oluşuyor.

Öz güveni gelişmeyen bir çocuk da sadece bedenen büyümüş olur. Yalnızca annesinin yanında kendini güvende hissedecek ve ona bağımlı yaşamak zorunda kalacaktır. Halbuki oda artık bir yetişkindir ve kendi hayatını yönetebilmesi ve kararlarını alabilmesi için bu bağdan kurtulması gerekmektedir.

Kurtulmadığı takdirde yine kendi kendisiyle çelişkiye düşecektir. İçinde hep başka şeyleri özgürce istediğince yapmak isteyen taraf olacakken diğer tarafında onun fikirlerine saygı duymayan, desteklemeyen ve beğenmeyen bir ebeveyn olacaktır. Bu durumda kendi duygularını bastırırken yanlış olanın hep kendisi olduğunu düşünecek buda karmaşıklığa neden olurken çocuğun içten içe anneye daha çok bağlı kalmasını sağlayacaktır. Birey ailesine bağlı fakat bağımlı asla değildir. Ebeveyninin tavsiyelerini elbette dinler fakat tavsiyeleri emir olarak algılamaz. Bunlara dayanarak doğru olan yaklaşımın bağlı ilişki olduğunu bağımlı olan ilişkinin de olumsuz etkilerinin fazla olması dolayısı ile sağlıksız bir ilişki olduğunu söyleyebiliriz

Kötü Karne Getiren Çocuğa Nasıl Davranılmalı?

Kötü Karne Getiren Çocuğa Nasıl Davranılmalı?

Çocuklarınız tüm dönem boyunca çalışıp sizlere güzel bir karne getirip mutlu olmanız için çabalamaktadır. Ama bazen çocuklarınız yüzünden bazende derslere kendilerini verememeleri  yüzünden hayal kırıklığına uğrayabilirler. Karne günü gelip çattığında çocuklarınıza bu durumun stresi sarmaktadır. Bazı öğrenciler başarılı olduklarını bildikleri için hemen eve gitmenin heyecanını yaşarken kimi öğrencilerde umutsuz bir şekilde bu karne ile eve gidersem babam beni döver düşüncesi ile eve bile gitmemektedir.Hatta bazı öğrenciler karneleri ile oynamaya bile tenezzül etmektedir.

Çocuklarınıza Kızmayın

Uzmanlar yaptıkları açıklamalarda çocuklarınız nasıl bir karne getirirse getirsin onlara kızmayın uyarasında bulunuyor. Özellikle tatil zamanı gelip çattığında çocuklarınızı bu psikoloji ile tatil yapmasına engel olmalı onlara moral vermeye çalışın ve konuşma yolunu tercih edin.

Karnelerin çocukların zekalarının göstergesi olmadığını dile getiren uzmanlar yaptıkları açıklamada ”Çocuğun dönem sonu karnesinde bulunan zayıflar bulunabilir bu durum onların kişilik ve zeka seviyeleri ile ilişkisi olduğunu düşünmek yanlış bir düşünce olacaktır” ifadesini dile getirdi ve çocuğun içinde bulunduğu şartların onun sebeplerinin karnelerine kadar yansıdığını dile getirdi.

Başarısızlıklarda psikolojik ya da fiziksel bir neden etkili olabilir

Çocuğunuz zeki ve kapasitesi yüksekte olsa stres ortamında yada evde mutsuz olması hocasını sevmemesi ve buna benzer durumlardan dolayı kendini derslerine veremeyebilir ve öğrenme zorlukları yaşayabilir. Uykusuzluk da bu gibi durumların en belirgin özelliklerinden bir tanesidir.Bu gibi durumlarda çocuklar geç öğrendikleri veya unutkanlık gibi alışkanlıklar edindiği için ders çalışsa da çalıştıklarını akıllarında tutamaz ve sınav günlerinde heyecan yapamama korkusu yüzünden başarısız olabilirler. Bu yüzden çocuklarınız ile ikili diyologlarınızı ilerletmeli onları her zaman dinlemelisiniz. Çocuklarınızın kendilerini geliştirmesi çok önemlidir.

Aşırı beklenti, aile içi anlaşmazlık, kardeş kıskançlığı 

Anne ve babaların çocuklarında büyük beklentilerinin olması ve sürekli baskı yapmaları da çocuklarda olumsuz davranışları doğuran özellikle sınav günlerinde bu korku ve heyecan duygusundan başarısızlıklara yol açabilmektedir. Aile içinde anlaşmazlık gibi durumlarda da çocuğun aklı her zaman evde olduğu için akşam eve gittiğinde yine kavga gürültü ortamının olacağını düşündüğünden kendisini derslerine veremeyebilir bunun için öncelikle aile içi geçimsizliği önlemeniz gerekmektedir.

Yine en çok yapılan hatalardan bir tanesi çocuklar arasında kıyaslama yapılması ve çocuklarının birini diğer çocuğa kışkırtarak bak kardeşin senden çok zeki sen aptal oldun çıktın tarzı yaklaşımlar ile çocuğun psikolojisini bozmaktadır.

Sorunlu değil, soru(m)lu çocuk olsun

Sorunlu değil, soru(m)lu çocuk olsun Birçok alışkanlıkların çocuklara kazandırılması için mutlaka doğru eğitim …

Çocuğunuz Tembel mi?

Çocuğunuz Tembel mi? Ders çalışmayan çocuklara en çok yakıştırılan laflardan bir tanesi de tembel kelimesidir. …

Çocuklarınızı İlk 3 Yıl Teknolojiden Uzak Tutun

Çocuklarınızı İlk 3 Yıl Teknolojiden Uzak Tutun Çocuklarınıza teknoloji konusunda sınır koymanız üzerinde duran …